Siğil nedir?
Siğiller (Verrüler), derinin üst tabakasına yerleşen insan papilloma virüs (Human Papilloma Virüs- HPV) isimli bir virüsün oluşturduğu viral enfeksiyonlardır. En sık el ve ayaklarda olmakla birlikte vücudun herhangi bir yerinde de bulunabilirler.
Siğiller, türlerine ve göründükleri yere bağlı olarak çeşitli boyutlarda, şekillerde ve renklerde bulunurlar.
Her yaşta görülmekle birlikte çocuklar ve gençlerde sıktır, orta yaştan sonra sıklığı azalır. Ayrıca bağışıklık sistemini düşürecek ilaç alanlar ve bu tip hastalığı olanlarda siğil daha kolay ortaya çıkar ve daha dirençli olur.
Siğil tipleri ve klinik belirtileri nelerdir?
Siğiller sıklıkla parmaklar, eller, ayak tabanı ve genital bölgelerde gözlemlenmektedir. Siğiller vücuda giren bir virüsten kaynaklanır. Vücudunuz virüse maruz kaldıktan sonra siğilin gelişmesi 2-6 ay arasında değişebilmektedir.
Siğillerin tipik belirtileri şunlardır:
- Küçük, etli yumrular ve üzeri karnabahar gibi görünen şekilde gözlenebilir.
- Ten rengi, beyaz, pembe, kahverengi renklerde olabilir.
- Üzerlerinde küçük, pıhtılaşmış kan damarları görülebilir.
Siğiller bulundukları yere veya şekline göre değişik tiplerde olabilir, en sık görüleni verruka vulgaristir.
Siğil tipleri şunlardır:
Verruca Vulgaris (Basit Siğiller)
Bu siğiller yuvarlak, kaba dokulu ve sarımsı veya kahverengidir. Genellikle ellerde, bacak ve tırnak çevrelerinde bulunurlar.
Verruca Plantaris (Ayak Tabanı Siğilleri)
Ayaklarda derinin içine gömülü halde bulunurlar ve ağrıya sebep olurlar. Nasırla karıştırılma ihtimalleri yüksektir, ayırt etmek için siğilin içindeki siyah ya da kırmızı noktaların varlığı kontrol edilmelidir. Kiloya bağlı olarak ayak tabanında bulunan siğiller içe doğru gelişim gösterebilir.
Verruca Plana (Düz Siğiller)
Bu siğiller yüzler, eller ve bacaklar üzerinde çok sayıda siğil kümesinde küçük ve pürüzsüzdürler. Vücudun her yerinde olabileceği gibi, özellikle yüz, saçlar ve el üstlerinde yerleşirler.
Özellikler erkeklerde yüzde yerleşen siğiller tıraş nedeniyle hızla çevreye bulaşarak sayıları artar. Düz yüzeyli deriden hafif koyu renkte görülürler. Diğer bölgede görülen siğillere göre daha küçük yapıdadırlar.
Genital Siğiller
Genital bölgede görülen ve insan papilloma virusa (HPV) bağlı olarak ortaya çıkan cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. 15-49 yaş arasındaki kişilerin yüzde 1-2’sinde görülmektedir. HPV’nin 100’den fazla tipi vardır ve bunların yaklaşık yarısı genital siğile neden olabilmektedir. Hastalığın kuluçka dönemi haftalar veya yıllar olabilmektedir.
Kadın ve erkek genital bölgelerine yerleşen, sıcak ve nemli alanlar olması nedeniyle, anüs (makat) çevresinde ve kadınlarda genital bölgede küçük dudaklarda daha sık görülen, küçük, deri renginde, kırmızı veya kahverengi bir kabarıklık olarak başlar. Fazla nemli bir bölgedeyse beyazımsı da görünebilir. Giderek büyür ve üzeri karnıbahar gibi bir görünüm alır.
Siğil çıkmasının nedenleri nelerdir?
Her yaşta görülmekle birlikte çocuklar ve gençlerde sıktır, orta yaştan sonra sıklığı azalır. Siğiller yaşlılar, organ nakli olanlar ve HIV yani AIDS gibi virüse karşı bağışıklık sistemi düşük olan kişileri de tehdit etmektedir.
Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu nörotoksik bir proteindir. Akson uçlarından asetilkolin nörotransmiterinin salınımını önleyerek yumuşak felce yol açar. Bu bakterinin enfeksiyonu botulizm hastalığına sebep olur.
Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasitlerin veya enzimlerin tek başlarına ya da genellikle karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanması tekniğidir. Enjekte edilecek maddeler kişiye ve kişinin isteklerine uygun olarak seçilir.Mezoterapi yüz bölgesinde cilt sıklaştırma, lifting, anti-aging, leke tedavisi, skar tedavisi amacıyla kullanılabilir.
İdeal bir yüz görünümüne kavuşmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu estetik operasyonlardan biri olan bişektomi, yüz hatlarının orantılı bir hâle getirilmesi için uygulanır. Bazı durumlarda kişi, ideal kiloda olsa bile mevcut yüz yapısındaki yağ oranı nedeniyle kilolu görünebilir. Yanakların orta bölgesinde yer alan yağ dokusu bukkal yağ dokusu olarak isimlendirilir. Yüz kaslarının arasında yer alan bu yağ dokusu anatomik olarak elmacık kemiklerinin alt bölgesinde bulunur ve bebeklerde emme fonksiyonlarına katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu yağ dokunun boyutu yüzün boyutunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Yaşlanmayla birlikte bukkal yağ dokusu genellikle azalma eğilimindedir.
Yüz bölgesinde özellikle dudakta çoğu zaman hyalüronik asit denen dolgu maddelerini kullanıyoruz. Hyalüronik asit aslında vücudumuzda da bulunan ve su tutma özelliği gösteren yapıtaşlarıdır. Yaş ve çevresel faktörlerin etkiksi ile bu madde cilt ve ciltaltı dokuda eksildiğinde kendini hacim kaybıyla gösteren bir takım değişikliklere neden olur. Basitçe açıklayacak olursak dolgu enjeksiyonları ile biz bu su tutan molekülün vücudumuzdaki miktarını arttırmayı hedefliyoruz.