Kaşıntı Tanı ve Tedavisi

Vücudun tamamında ya da bir bölümünde hissedilebilen kaşıntı, herkeste görülebilen bir histir. Bazı durumlarda en az ağrı kadar rahatsız edici boyuta ulaşabilen kaşıntı, pek çok sağlık probleminden kaynaklanabilir. Kaşıntının kontrol altına alınmaması, altta yatan hastalığın ilerlemesine, cilt problemlerine, uykusuzluğa ve hatta depresyona bile yol açabilir. Kişinin hayat kalitesinin son derece düşmesine ve bazı durumlarda kişinin kendisini sosyal hayattan soyutlamasına neden olabilir. Vücutta kaşıntı ve kabarma şeklinde de görülebilen bu durum, vücudun hemen her yerinde oluşabilir. Vücutta kaşıntı ve kabarcıklar, deri hastalıklarının yanı sıra böcek sokması, stres, alerji, parazit, mantar, kansızlık, diyabet, kanser, kan hastalıkları ve ilaç yan etkileri gibi geniş bir yelpazede bulunan rahatsızlıklardan kaynaklanabilir.

Vücutta Kaşıntı Hangi Hastalıkların İşaretçisidir?

Kaşıntı, vücudun tümünde olabileceği gibi yalnızca belirli bölgelerde de olabilir. Bu durum psikolojik olabileceği gibi bazı hastalıkların semptomu olarak da ortaya çıkabilir. Kaşıntının artış ya da azalma gösterdiği durumlardaki farklılık, bazı hastalıkların belirtisi olarak görülse de bu bilgi, başlı başına yeterli değildir. Kaşıntının nedeninin tam olarak anlaşılması için hekime başvurulmalıdır. Hekim öncelikle hastanın öyküsünü dinler ve ardından fizik muayenesini yapar. Gerekli gördüğünde bazı laboratuvar tahlilleri ile kaşıntıya neden olan hastalığın tanısını netleştirir. Ön tanıya yardımcı olabilecek vücut kaşıntılarının bir bölümü şu şekildedir:

  • Gece Artan Kaşıntı: Gece yatağa yatıldığında ya da uyku sırasında artış gösteren kaşıntı, çoğunlukla deri ve parazit enfeksiyonlarını işaret eder. Ayrıca yatak, yastık ve yorgan gibi tekstil ürünlerinin fazla deterjanla yıkanması ya da iyi durulanmamasına bağlı olarak alerjik bir reaksiyon da olabilir. Bazı kumaş türleri de cildi tahriş ederek kaşıntı hissinin artmasına neden olabilir.
  • Kaşıntı ve Artan Su Tüketimi: Kaşıntıya eşlik eden aşırı su tüketimi ve normalden fazla idrara çıkma gibi şikayetler, diyabet hastalığından kaynaklanabilir.
  • Kaşıntı ve Kilo Kaybı: Belirgin bir şekilde kilo kaybının yaşandığı, deri renginde farklılıkların gözlendiği ve kaşıntı hissinin arttığı durumlarda kanser şüphesi göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak net teşhis için sağlık taramalarının yapılması gerekir.
  • Kaşıntı ve Çarpıntı: Kişinin normalden fazla kaşınmasına eşlik eden çarpıntı ya da saç dökülmesi varsa hipotiroidi hastalığı göz önünde bulundurulmalıdır. Kaşıntının sebebi, tiroit bezinin fazla çalışmasına bağlı olarak kan düzeyinde TSH hormonunun çok fazla bulunması olabilir.
  • Kaşıntı ve Cilt Renginde Değişim: Deri ve gözlerde sararma, idrar renginde koyuluk, şişkinlik, karın ağrısı ve kaşıntı, karaciğer hastalıkların belirtisi olabilir.
  • Kaşıntı ve Hâlsizlik: Yorgunluk ve hâlsizlik gibi belirtilerin varlığında hipotiroididen şüphelenilir.
  • Kaşıntı ve Kırmızı Lekeler: Cilt yüzeyinde kabarıklık şeklinde oluşan kızarıklıklar ve kaşıntı, halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker hastalığının işaretçisi olabilir.

Botoks uygulamasından sonra hasta hemen günlük yaşantısına dönebilir. Kolay ve acısız bir işlemdir. Enjeksiyon yapılan bölge öncelikle anestezik kremlerle hissizleştirilir. Botoksun tam etkisi 5 – 7 gün arasında kendini gösterir. Bu süreçte yüz üst uyumamak, hamam – sauna gibi aşırı sıcak ve buhar içeren ortamlardan kaçınmak gerekir. İşlemin uygulandığı gün spor gibi vücudu aşırı yoran faaliyetlerden de uzak durmak gerekmektedir.

Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu nörotoksik bir proteindir. Akson uçlarından asetilkolin nörotransmiterinin salınımını önleyerek yumuşak felce yol açar. Bu bakterinin enfeksiyonu botulizm hastalığına sebep olur.

Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasitlerin veya enzimlerin tek başlarına ya da genellikle karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanması tekniğidir. Enjekte edilecek maddeler kişiye ve kişinin isteklerine uygun olarak seçilir.Mezoterapi yüz bölgesinde cilt sıklaştırma, lifting, anti-aging, leke tedavisi, skar tedavisi amacıyla kullanılabilir.

İdeal bir yüz görünümüne kavuşmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu estetik operasyonlardan biri olan bişektomi, yüz hatlarının orantılı bir hâle getirilmesi için uygulanır. Bazı durumlarda kişi, ideal kiloda olsa bile mevcut yüz yapısındaki yağ oranı nedeniyle kilolu görünebilir. Yanakların orta bölgesinde yer alan yağ dokusu bukkal yağ dokusu olarak isimlendirilir. Yüz kaslarının arasında yer alan bu yağ dokusu anatomik olarak elmacık kemiklerinin alt bölgesinde bulunur ve bebeklerde emme fonksiyonlarına katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu yağ dokunun boyutu yüzün boyutunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Yaşlanmayla birlikte bukkal yağ dokusu genellikle azalma eğilimindedir.

Yüz bölgesinde özellikle dudakta çoğu zaman hyalüronik asit denen dolgu maddelerini kullanıyoruz. Hyalüronik asit aslında vücudumuzda da bulunan ve su tutma özelliği gösteren yapıtaşlarıdır.   Yaş ve çevresel faktörlerin etkiksi ile bu madde cilt ve ciltaltı dokuda eksildiğinde kendini hacim kaybıyla gösteren bir takım değişikliklere neden olur.  Basitçe açıklayacak olursak dolgu enjeksiyonları ile biz bu su tutan molekülün vücudumuzdaki miktarını arttırmayı hedefliyoruz.