Egzama Tedavisi

Egzama (atopik dermatit) ciltte kuru, pullu yama tarzında lezyonlara ve yoğun kaşıntıya neden olan kronik bir cilt rahatsızlığıdır.

Cildin kaşınması, kırmızı kabarık noktalara, kalınlaşmış deriye ve cilt yüzeyinde açık kesiklere neden olabilir.

Yoğun kaşıntı hissi uykuyu zorlaştırır; yorgunluk, okulda ve işte kötü performans, günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmekte zorlanma ve genel olarak daha kötü yaşam kalitesi ile sonuçlanır.

 

Genetik ve çevresel faktörler egzamanın nedeni olarak gösterilmiştir. Yapılan araştırmalarda hastaların büyük bir kısmında kalıtsal olarak cildin üst tabakasını sağlamlaştıran bir proteinin eksik veya hatalı üretiminin olduğu, bu nedenle çevreden gelen alerjen maddelere karşı, diğer bireylere kıyasla, cildin daha geçirgen olduğu saptanmıştır.

Egzama her yaş ve cinsiyette insanı etkileyebilir. Egzama vakalarının çoğu çocukluk döneminde başlar ancak yetişkin olarak ilk kez egzama gelişmesi mümkündür.

Egzama ve Alerjiler

Egzama bir alerji olmamakla beraber, sık olarak alerjik hastalıklarla birlikte seyreden bir durumdur. Bununla beraber, egzamalı insanların ciltleri diğer insanlarınkine kıyasla bir miktar daha geçirgen olduğu için alerjen madde geçişlerine daha fazla izin vermekte, bu nedenle egzaması olanlarda alerjik hadiselere daha sık rastlanmaktadır.

Egzama (Atopik Dermatit) Nedenleri Nelerdir?

Egzamanın nedenleri arasında genetik ve çevresel faktörler yer alabilir. Genetik aktarım sonucu hastaların bir kısmında alerjiler gelişebilir; bu alerjiler de egzama için zemin hazırlayabilmektedir.

Egzama çocuklar ve yetişkinlerde; alerji, stres ve aşırı titizliğe bağlı nedenlerle de görülebilir. Özellikle ev kadınları, inşaat işçileri, kuaförler ve temizlik işçilerinde sıklıkla görülebilir.

 
Egzama (Atopik Dermatit) Belirtileri Nelerdir? 
Egzamanın belirtileri kişiden kişiye değişmekle beraber, bebekler ve küçük çocuklarda lezyonlar genellikle dirsek, diz, kafa derisi ve yüz bölgelerinde görülür.

Daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde ise genellikle eller, ayaklar, kol içleri ve dizlerin arkası lezyonların daha sık görüldüğü bölgelerdir.

Semptomlar şunları içerebilir:

  • Kuru, pullu lezyonlar
  • Kuru bir cilt
  • Ciltte kalınlaşma
  • Deride su toplanması
  • Ciltte kızarma ve şişlik
  • Cilt renginde değişiklikler
  • Duyarlılık ve hassasiyet
  • Kaşıma esnasında ciltte olan yaralanmalar
Egzama Nasıl Teşhis Edilir?

Dermatolog tarafından muayene bulguları ve ciltteki belirtilerden yola çıkarak egzama teşhisi koyabilir.

Bunun yanı sıra, egzamalı kişilerde sık görülen bir takım alerjik durumları tespit etmek için Deri Prick Testi ve kan testi gibi bir takım alerji testleri istenebilir.

Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu nörotoksik bir proteindir. Akson uçlarından asetilkolin nörotransmiterinin salınımını önleyerek yumuşak felce yol açar. Bu bakterinin enfeksiyonu botulizm hastalığına sebep olur.

Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasitlerin veya enzimlerin tek başlarına ya da genellikle karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanması tekniğidir. Enjekte edilecek maddeler kişiye ve kişinin isteklerine uygun olarak seçilir.Mezoterapi yüz bölgesinde cilt sıklaştırma, lifting, anti-aging, leke tedavisi, skar tedavisi amacıyla kullanılabilir.

İdeal bir yüz görünümüne kavuşmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu estetik operasyonlardan biri olan bişektomi, yüz hatlarının orantılı bir hâle getirilmesi için uygulanır. Bazı durumlarda kişi, ideal kiloda olsa bile mevcut yüz yapısındaki yağ oranı nedeniyle kilolu görünebilir. Yanakların orta bölgesinde yer alan yağ dokusu bukkal yağ dokusu olarak isimlendirilir. Yüz kaslarının arasında yer alan bu yağ dokusu anatomik olarak elmacık kemiklerinin alt bölgesinde bulunur ve bebeklerde emme fonksiyonlarına katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu yağ dokunun boyutu yüzün boyutunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Yaşlanmayla birlikte bukkal yağ dokusu genellikle azalma eğilimindedir.

Yüz bölgesinde özellikle dudakta çoğu zaman hyalüronik asit denen dolgu maddelerini kullanıyoruz. Hyalüronik asit aslında vücudumuzda da bulunan ve su tutma özelliği gösteren yapıtaşlarıdır.   Yaş ve çevresel faktörlerin etkiksi ile bu madde cilt ve ciltaltı dokuda eksildiğinde kendini hacim kaybıyla gösteren bir takım değişikliklere neden olur.  Basitçe açıklayacak olursak dolgu enjeksiyonları ile biz bu su tutan molekülün vücudumuzdaki miktarını arttırmayı hedefliyoruz.