Dermaroller – Dermapen uygulamaları, “mikroiğneleme” olarak bilinen estetik teknikte kullanılan yöntemlerdir. Dermaroller ve çok daha gelişmiş hâliyle dermapen; cildin yenilenmesi, sıkılaşması, ölü tabakanın atılması ve kırışıklıkların giderilmesinde etkin sonuçlar veren tedavilerdir. Birçok milimetrik iğnenin cilde girip çıkmasıyla cildin yenilenme sürecini hızlandıran uygulama uzmanlığıyla yapılmaktadır.
Dermaroller – Dermapen Nedir?
Dermaroller ve dermapen, mikroiğneleme ile cilt kusurlarını azaltmak/ yok etmek amacıyla günümüzde en sık kullanılan iki farklı tekniktir. Her iki yöntemde de uygulamanın mantığı aynı olsa da rahatlık ve uygulama konforu açısından dermapen’in daha modern bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.
0,5 – 2,5 mm arasındaki mikro iğnelerle kaplı bir silindirin cildi temizlemesi ve yeni hücre oluşumunu desteklemesi işlemine “dermaroller” adı verilmektedir. Silindir, deri üzerinde hafifçe gezdirilir ve cildin ölü ve hasarlı deriden temizlenmesi amaçlanır.
“Dermapen” ise mikroiğnelemede kullanılan uygulaması daha kolay ve hasta açısından da daha konforlu olan estetik tekniktir. Dermaroller tedavisinde kullanılan iğneler, uzun ince bir cihazın üzerine yerleştirilmiştir. Cihaz, iğnelerin cilde giriş çıkış hızını ayarlar ve uygulamanın daha verimli bir şekilde tamamlanmasını sağlar.
Dermaroller ve dermapen tekniklerinde kullanılan iğneler; ince, milimetrik iğnelerdir. İşlemin sağlıklı olması ve yan etkilerin en aza indirilmesi için kullanılan iğnelerin çapı 0,25 mm’yi geçmemelidir. Uzunluğu ise uygulama yapılan bölgenin özelliklerine göre belirlenir. Yüz için ideal iğne uzunluğu 1,5 mm iken el ve boyun gibi ince derili bölgelerde bu rakam değişebilir.
Dermoroller – Dermapen Tedavisi Acılı mıdır?
Uygulamanın aynı anda cilde girip çıkan birçok iğne ile yapılması akla direkt acı ve ağrı ile ilgili soruları getirmektedir. Dermaroller ve dermapen uygulamasında hafif ağrı ya da acı hissedilebilir. Fakat uygulama öncesinde kullanılan anestezik kremler sayesinde tedavi kolayca tamamlanmaktadır. İşlemden yaklaşık 30 dakika önce anestezik krem uygulaması yapılır ve cilt tam anlamıyla hissizleştiğinde seans başlar.
Mikroiğneleme Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tedavinin doğru bir şekilde uygulanması için cildin temiz olması oldukça önemlidir. Öncelikle ciltteki makyaj kalıntıları ve kirler antiseptikler ile temizlenir. Mikroiğneleme sırasında kullanılan tüm iğneler steril ve tek kullanımlıktır. Dolayısıyla iğneden kaynaklı enfeksiyon riski yoktur. Mikroiğneleme için kullanılan dermoroller ya da dermapen ciltte gezdirilerek uygulanır. İşlemden sonra hafif kanama ya da ödem görülebilir. Seans bittiğinde uygulanan rahatlatıcı serum ve kremler cildin rahatlamasına yardımcı olacaktır. Ayrıca seans sonunda cildinize soğuk kompress uygulayarak kan akışını düzenleyebilir ve cildinizin yatışmasını sağlayabilirsiniz. İşlem, yüz bölgesinde yaklaşık 20 dakika sürer. Eğer dekolte bölgesi, boyun veya eller de işleme dahil edilecekse bu süre 30 – 40 dakikayı bulabilir.
Mikroiğneleme Kaç Seansta Uygulanır?
Dermaroller ya da dermapen uygulamalarının etkisini gösterebilmesi için tekrarlanması gerekir. Seanslar arasına, cildin kendini yenilemesi ve güçlenmesi için genellikle 4 hafta ara koymaya özen gösteririz. Seans sayısı ise hastanın cilt özelliklerine, alınmak istenen sonuca ve tedavinin gidişatına göre belirlenir.-
Dermaroller ve Dermapen Ne İçin Yapılır?
Dermaroller ve dermapen, ciltteki birçok sorunun çözümünde etkili olan, çok yönlü bir uygulamadır.
- Akne ve sivilce izlerinin geçirilmesi
- Güneş lekelerinin yok edilmesi
- Çatlak ve kırışıklık tedavisi
- Ciltteki renk eşitsizliklerinin giderilmesi
- Çene, boyun ve dekolte bölgesindeki sarkmaların tedavisi için mikroiğneleme teknikleri kullanılabilir.
Dermaroller ve Dermapen Tedavisinden Sonra Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Mikroiğneleme tedavilerinden sonra en çok dikkat edilmesi gereken konu güneş kremi kullanımıdır. Dermaroller ve dermapen uygulamalarından sonra yenilenme sürecine giren cilt güneş ve dış etkenlere karşı hassaslaşır. Yeni leke oluşumu gibi istenmeyen durumlardan korunmak için yüksek koruma faktörlü bir güneş kreminin kullanılması şarttır. Dermaroller ve dermapen ilk aşamada gözenekleri açarak cildi sıkılaştıran ve temizleyen ürünlerin etkisini artırır. Bu istenen ve iyi bir yan etki olmasına rağmen ürün tercihleri bu noktada önemlidir. Cilde ağır gelen, hasara neden olan ya da ağır kimyasallar içeren ürünlerin kullanımından kaçınmak gerekir. Bu nedenle kullandığınız ürünler hakkında mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir.
Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu nörotoksik bir proteindir. Akson uçlarından asetilkolin nörotransmiterinin salınımını önleyerek yumuşak felce yol açar. Bu bakterinin enfeksiyonu botulizm hastalığına sebep olur.
Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasitlerin veya enzimlerin tek başlarına ya da genellikle karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanması tekniğidir. Enjekte edilecek maddeler kişiye ve kişinin isteklerine uygun olarak seçilir.Mezoterapi yüz bölgesinde cilt sıklaştırma, lifting, anti-aging, leke tedavisi, skar tedavisi amacıyla kullanılabilir.
İdeal bir yüz görünümüne kavuşmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu estetik operasyonlardan biri olan bişektomi, yüz hatlarının orantılı bir hâle getirilmesi için uygulanır. Bazı durumlarda kişi, ideal kiloda olsa bile mevcut yüz yapısındaki yağ oranı nedeniyle kilolu görünebilir. Yanakların orta bölgesinde yer alan yağ dokusu bukkal yağ dokusu olarak isimlendirilir. Yüz kaslarının arasında yer alan bu yağ dokusu anatomik olarak elmacık kemiklerinin alt bölgesinde bulunur ve bebeklerde emme fonksiyonlarına katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu yağ dokunun boyutu yüzün boyutunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Yaşlanmayla birlikte bukkal yağ dokusu genellikle azalma eğilimindedir.
Yüz bölgesinde özellikle dudakta çoğu zaman hyalüronik asit denen dolgu maddelerini kullanıyoruz. Hyalüronik asit aslında vücudumuzda da bulunan ve su tutma özelliği gösteren yapıtaşlarıdır. Yaş ve çevresel faktörlerin etkiksi ile bu madde cilt ve ciltaltı dokuda eksildiğinde kendini hacim kaybıyla gösteren bir takım değişikliklere neden olur. Basitçe açıklayacak olursak dolgu enjeksiyonları ile biz bu su tutan molekülün vücudumuzdaki miktarını arttırmayı hedefliyoruz.