Modern batı tıbbının alerji hastalarına yaklaşımı genellikle semptomları yatıştırmaya yönelik kortizon, antihistaminik gibi geçici çözümler sunar. İlaçlar ile kontrol altına alınmayan vakalarda ise aşı tedavileri gibi oldukça uzun yıllar süren tedaviler başlanır.
Alerji tedavisinde sadece sonuç odaklı semptomları baskılayıcı ilaçlar kullanmak yerine bağışıklık sisteminin aşırı duyarlı hale gelmesine ve hatalı çalışmasına neden olan kök nedenleri saptamak ve bununla ilgili beslenme değişiklikleri başta olmak üzere gerekli tüm önlemleri almak kliniğimizde yaptığımız tedavilerin ilk adımı..
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, alerji tedavisinde ilk değerlendirilmesi gereken ve olmazsa olmazlarımızdan bir tanesi..
Eğer işlenmiş gıdalar, şeker, gluten içeren unlu gıdaları vb. Aşırı tükettiğiniz sürece aleri ilaçlarını kullanmaya mecbursunuz..
Bu dönemde özellikle süt ürünleri ve buğday yani glüten içeren gıdalardan uzak durmak Tedavinin başarısını arttırır.
Alerji Tedavisinde Temel İlkeler
*Vücudu toksinlerden arındıran çeşitli terapi yöntemlerini (hacamat, kupa terapisi, chlorella),
*Karaciğer desteği sağlayan devedikeni tohumu, zerdaçal, karahindiba, enginar gibi bitkisel destekler
*Bağırsak florasını destekleyen önlemler ve bağırsak geçirgenliğini önleyen tedaviler
*Vücudun ph dengesini düzenleyen önlemleri almak, asidozu önlemek ve alkali hale getirmek
*Alerjiye neden olan iltihabı kortizon gibi bağışıklıği baskılayıcı ilaçlar ile azaltmaktansa fitoterapi (bitkisel takviyeler) kullanmak
*Destekleyici terapilerden ise en çok kullandığımız otohemoterapi (kendi kanı ile tedavi), ozon tedavisi, rezonans terapileri gibi tamamlayıcı tedavi yöntemleri sayesinde bağışıklığınızın çalışmasını normal hale getirerek alerjileri kontrol altına almaya çalışıyoruz.
Bağışıklık sistemi ne kadar güçlü ise Alerjileri kontrol altına almak kolaylaşıyor, Alerji Tedavilerimizde birinci amacımız bağışıklığımızı güçlendirmek..
Alerji tedavisinde gıda takviyelerini sıklıkla kullanıyoruz. Takviye olarak en sık kullandıklarımız ise
Metil B12, C Vitamini, Çörek Otu tohumu, Omega 3, D Vitamini, Koenzim Q10 ve bağırsak florası için Probiyotik, adaptojen bitkilerden Astaxanthin, iltihap düzeylerini azaltmak için zerdaçal, zencefil, meyan kökü gibi bitkilerden destek alabiliriz.
Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu nörotoksik bir proteindir. Akson uçlarından asetilkolin nörotransmiterinin salınımını önleyerek yumuşak felce yol açar. Bu bakterinin enfeksiyonu botulizm hastalığına sebep olur.
Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasitlerin veya enzimlerin tek başlarına ya da genellikle karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanması tekniğidir. Enjekte edilecek maddeler kişiye ve kişinin isteklerine uygun olarak seçilir.Mezoterapi yüz bölgesinde cilt sıklaştırma, lifting, anti-aging, leke tedavisi, skar tedavisi amacıyla kullanılabilir.
İdeal bir yüz görünümüne kavuşmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu estetik operasyonlardan biri olan bişektomi, yüz hatlarının orantılı bir hâle getirilmesi için uygulanır. Bazı durumlarda kişi, ideal kiloda olsa bile mevcut yüz yapısındaki yağ oranı nedeniyle kilolu görünebilir. Yanakların orta bölgesinde yer alan yağ dokusu bukkal yağ dokusu olarak isimlendirilir. Yüz kaslarının arasında yer alan bu yağ dokusu anatomik olarak elmacık kemiklerinin alt bölgesinde bulunur ve bebeklerde emme fonksiyonlarına katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu yağ dokunun boyutu yüzün boyutunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Yaşlanmayla birlikte bukkal yağ dokusu genellikle azalma eğilimindedir.
Yüz bölgesinde özellikle dudakta çoğu zaman hyalüronik asit denen dolgu maddelerini kullanıyoruz. Hyalüronik asit aslında vücudumuzda da bulunan ve su tutma özelliği gösteren yapıtaşlarıdır. Yaş ve çevresel faktörlerin etkiksi ile bu madde cilt ve ciltaltı dokuda eksildiğinde kendini hacim kaybıyla gösteren bir takım değişikliklere neden olur. Basitçe açıklayacak olursak dolgu enjeksiyonları ile biz bu su tutan molekülün vücudumuzdaki miktarını arttırmayı hedefliyoruz.