Genital siğiller, kadın ve erkeklerin genital bölgesinde çıkan, karnabahar görünümlü, kabarcıklı ve pütürlü yapılardır. Tenden birkaç ton açık ya da koyu olabilen genital siğiller, bazen hiç fark edilmez. Bazı durumlarda ise sürtünmeyle kanar ve hafif kaşıntılara neden olabilir. Genital siğillerin oluşumunda HPV (Human Papilloma Virüs) adı verilen virüs etkilidir. Siğillerle karakterize olan virüs, kadınlarda rahim ağzı kanserinin başlıca sebeplerindendir. Yazımızda, HPV virüsü ve bu virüsün genital siğillerle ilişkisi hakkında bilgiler vereceğiz.
HPV (Human Papilloma Virüs) Nedir?
HPV, dünyada cinsel ilişki yoluyla en çok bulaşan virüstür. Özellikle erken yaşta cinsel deneyim yaşamak ve çok eşli olmak, HPV riskini artırmaktadır. Kadınlarda da erkeklerde görülebilen HPV, nadir de olsa erkeklerde penis kanserine yol açabilmektedir. Fakat bugün, dünyadaki rahim ağzı kanseri vakalarının birçoğunda HPV virüsüne rastlanmaktadır. HPV’nin neredeyse 200’den fazla türü vardır. Bunlardan bazıları rahim ağzı kanseri riskini artırırken, bazı türleri ise düşük risk grubunda kabul edilmektedir. HPV 6 ve HPV 11 en sık karşılaştığımız HPV türleridir. Düşük risk grubunda yer alan bu HPV türleri, aynı zamanda, virüsün siğil ile kendini belli eden cinsindendir. Dünya çapındaki insanların yaklaşık %60’ının fark etse de etmese de hayatında en az bir kere HPV virüsü ile karşılaştığı söylenmektedir. Bu nedenle, özellikle kadınların düzenli PAP Smear testi yaptırması oldukça önemlidir.
Genital Siğil Nasıl Bulaşır?
Genital siğiller ten temasıyla bulaşır. Bu nedenle genellikle oral, anal ya da vajinal cinsel temasla bulaşırlar. Oral cinsel ilişki ile bulaşma ihtimali anal ve vajinal ilişkiye göre daha düşüktür. HPV oldukça çabuk bulaşan bir virüstür. İlk cinsel ilişkide bulaşma oranı yaklaşık %60’tır. Bu nedenle prezervatifin HPV’ye karşı tam koruyuculuğu yoktur. Prezervatifin dışında kalan, genital bölgede enfekte olmuş alanlardan da virüs bulaşma riski vardır. HPV’nin bazı türleri daha sinsidir. Hiçbir şekilde deride siğil ya da döküntü şeklinde kendini göstermez. Genital siğil olmaması, virüsün bulaşıcılığını etkilememektedir. HPV ile enfekte olmuş cilt, siğil olsa da olmasa da sağlıklı partner için taşıyıcı niteliğindedir.
Ayrıca HPV, doğum sırasında anneden çocuğa geçebilen bir virüstür. Bu nedenle HPV taşıyıcısı olan gebenin mutlaka kadın doğum uzmanı ile bu konuyu konuşması gerekmektedir. Aktif cinsel hayatı olan her kadının da hamilelik kararından önce jinekolojik muayene olması ve HPV varlığına karşı önlem alması tavsiye edilmektedir.
Genital Siğilden Nasıl Korunulur?
Prezervatif, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı yüksek oranda koruyucudur. Fakat genital siğiller korunmayan cilt bölgelerinden de bulaşabildiği için prezervatif, HPV’ye karşı %100 koruyucu değildir. Genital siğillerden korunmak için en etkili yol aşı yaptırmaktır. HPV aşısı, virüsün birçok tipine karşı koruma sağlayarak genital siğil oluşumunun engellenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda kadınlarda da rahim ağzı kanserine karşı koruyucudur.
Genital Siğil Nerede Olur?
Genital siğiller kadında; vajina, vulva, anüs, kasıklar ve rahim ağzında görülebilir. Erkeklerde ise penis, testisler, kasık, bacak arası ve anüs en sık genital siğil gözlenen bölgelerdir.
Genital Siğil Tedavisi Nasıl Yapılır?
Genital siğil tedavisinde kullanılan yöntemler, HPV’yi geçirmez. Tedavi yöntemleri yalnızca siğillerin giderilmesi ve genital bölgedeki rahatsız edici görüntünün önlenmesi için uygulanır. Genital siğil tedavisi ile siğiller yok edilse bile HPV, derideki varlığını devam ettirir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak, vücudun virüsle savaşmasına yardımcı olur. Aynı zamanda çok eşlilikten kaçınmak da virüsün farklı türleri ile enfekte olma riskini en aza indirecektir. Genital siğil tedavisinde;
- Siğil yakıcı kremler
- Kriyoterapi ile dondurma
- Elektrokoterizasyon ile siğillerin yakılması ve cerrahi işlemle siğillerin alınması gibi teknikler uygulanabilir.
Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu nörotoksik bir proteindir. Akson uçlarından asetilkolin nörotransmiterinin salınımını önleyerek yumuşak felce yol açar. Bu bakterinin enfeksiyonu botulizm hastalığına sebep olur.
Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasitlerin veya enzimlerin tek başlarına ya da genellikle karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanması tekniğidir. Enjekte edilecek maddeler kişiye ve kişinin isteklerine uygun olarak seçilir.Mezoterapi yüz bölgesinde cilt sıklaştırma, lifting, anti-aging, leke tedavisi, skar tedavisi amacıyla kullanılabilir.
İdeal bir yüz görünümüne kavuşmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu estetik operasyonlardan biri olan bişektomi, yüz hatlarının orantılı bir hâle getirilmesi için uygulanır. Bazı durumlarda kişi, ideal kiloda olsa bile mevcut yüz yapısındaki yağ oranı nedeniyle kilolu görünebilir. Yanakların orta bölgesinde yer alan yağ dokusu bukkal yağ dokusu olarak isimlendirilir. Yüz kaslarının arasında yer alan bu yağ dokusu anatomik olarak elmacık kemiklerinin alt bölgesinde bulunur ve bebeklerde emme fonksiyonlarına katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu yağ dokunun boyutu yüzün boyutunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Yaşlanmayla birlikte bukkal yağ dokusu genellikle azalma eğilimindedir.
Yüz bölgesinde özellikle dudakta çoğu zaman hyalüronik asit denen dolgu maddelerini kullanıyoruz. Hyalüronik asit aslında vücudumuzda da bulunan ve su tutma özelliği gösteren yapıtaşlarıdır. Yaş ve çevresel faktörlerin etkiksi ile bu madde cilt ve ciltaltı dokuda eksildiğinde kendini hacim kaybıyla gösteren bir takım değişikliklere neden olur. Basitçe açıklayacak olursak dolgu enjeksiyonları ile biz bu su tutan molekülün vücudumuzdaki miktarını arttırmayı hedefliyoruz.